1911-1912’de yaşanan Osmanlı-İtalya Savaşı olarak da anılan Trablusgarp Savaşı’nı ekrana taşıyan “Mahsusa” dizisinin ilk sezonu izleyiciyle buluştu.
Üç sezon ve 26 bölüm hazırlanan dizinin ilk bölümleri TRT’nin uluslararası dijital platformu tabii’de yayınlandı.
Dizi, Trablusgarp’ı işgal eden İtalyan ordusuna karşı koyacak düzenli ordu imkanı olmaması nedeniyle bir avuç gönüllü Osmanlı subayının yerel halkın desteğini almayı başararak işgale karşı başlattıkları büyük direnişi ekrana getiriyor.
A23 Medya yapımı dizinin yayına giren ilk bölümlerinde aralarında o tarihlerde Kurmay Binbaşı olan Mustafa Kemal Atatürk ile Enver Paşa’nın da olduğu Osmanlı subaylarının Trablusgarp’taki mücadelesine odaklanıyor.
“Ömer Muhtar’ı diziye koymak bizim için keyifliydi”
Dizinin senaristlerinden Ozan Bodur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dönem filmlerinde geniş çaplı araştırma sürecinin önemine değinerek, diziyi kaleme alırken çok fazla kahraman ve hikayeden dolayı zorlandıklarını söyledi.
Osmanlı subaylarının yanı sıra Trablusgarp’a gidip savaşan çok fazla gönüllü kahraman olduğunu da aktaran Bodur, “Bu kahramanlar içerisinde kimi seçeceğiz, hangi hikayelere değeceğiz? Bunun yanında yerli unsurlarda kime temas edeceğiz? Orada Osmanlı subayları gönüllü bir direniş ortaya koyuyor ama direnişin en büyük ayaklarından bir tanesi de yerel güçlerin kendilerine verdiği destek. Bu desteğin de çok geniş bir yelpazesi var.” dedi.
O dönem Senusi tarikatını kuran Muhammed ibn Ali el-Senusi ile Ömer Muhtar’ın kahramanlıklarına da dizide yer verdiklerini kaydeden Bodur, şöyle devam etti:
“Belki de Mahsusa projesinin en öne çıkan hikayelerinden bir tanesi şu; Mustafa Akad filmiyle Ömer Muhtar’ın 1930’lı yıllarda işgalci İtalyanlar’a karşı yaptığı destansı mukavemeti dünya seyretmişti. Ama ondan önce Ömer Muhtar savaşmayı, hücre yapı örgütlenmeyi kimden öğrendi. Her şeyden önce düzenli bir birliğe karşı muharebe nasıl verilir vesaire? Ömer Muhtar’a ve ekibine bunu öğreten düzenli bir güç, bir kurmay beyin vardı. Bu kurmay beyinler kimdi? Belki de seyirciler ilk defa bu hikayede bunları öğrenecek. Ömer Muhtar’ı diziye koymak bizim için keyifliydi. Bunun yanında İzzeddin el-Kassam vardı. Bu karaktere ayrı bir önem verdik. Hikayede tıkandığımız bir nokta oldu ve Enver Paşa ile ekibinin oradan mutlaka kurtulması gerekiyordu. Buraya çok reel isim koyabilirdik. Ama birisinin hatırası yaşasın, birisine değelim istedik. Gerçek hikayesinde İzzeddin el-Kassam, Trablusgarp savaşına mücahitleriyle beraber destek veriyor. Biz gerçeği kurguya kurban etmeden düzgün bir hikaye kuralım istedik ve İzzeddin el-Kassam, Enver Paşa ve ekibini kurtardı. Şu andaki süreçte de ismi çok fazla anılıyor. Fakat belki Araplar, Türkler bile İzzeddin el-Kassam’ın 1911’de gönüllü Osmanlı subaylarıyla beraber işgalcilere karşı savaştığını bilmiyordu.”
“Emperyalizm bütün argümanlarıyla saldırırken ‘ne yapabiliriz’in cevabını tarihin eczanesinden aldık”
Bodur, dizinin diğer kahramanlarına değinerek, “Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa, Fethi Okyar gibi, ilerleyen yıllarda Türk savunma sanayisinde çok önemli bir adım atacak ve 1940’lı yıllarda İsrail ilan edildikten sonra oradaki Arap mücahitlere silah satacağı sırada esrarengiz bir patlamayla Sütlüce’de hayatını kaybeden Nuri Bey’in (Killigil) anısı yaşasın istedik. Bunları tek tek drama doğası çerçevesinde dizide gerçekleştirdik.” diye konuştu.
Bu yapımda bir kavram ve söylem üstünlüğü ortaya koymayı amaçladıklarını vurgulayan Ozan Bodur, şunları kaydetti:
“Bazı yerlerde tıkanıp kalıyoruz, Orta Doğu halkları, Müslümanlar, Doğulular, Türkler, Kürtler, Araplar olarak bir kavram ortaya koyma konusunda. Bugün üstümüze emperyalizm bütün argümanlarıyla saldırırken ‘ne yapabiliriz’in cevabını tarihin eczanesi içerisinden, Trablusgarp direnişinden aldık. Birbirimizle nasıl sırt sırta dayanmalıyız, kol kola girmeliyiz, bu emperyal söyleme karşı ne geliştirmeliyiz diye bunun için böyle bir hikaye kurduk. 26 bölümden oluşan harika bir hikaye oldu. İnşallah dünya seyircisi de yavaş yavaş izlemeye başlayacak. Sonucu umarım güzel olur.”
Bodur, dizi seyircilerinden olumlu görüşler aldığını söyleyerek, “Bazı şeyleri seyirci ilk defa seyrediyor, duyuyor. Milletleri millet yapan şeylerin başında tarih, kültür, duygu birliği gelir. Bizim gençlerimize yapılan en büyük haksızlık, bu tarih birliğinin altına koyulan dinamitlerdir. Biz Enverizm, Kemalizm gibi çeşitli blokların etrafına ayrılmışız. Gençlerimizi de buna sürüklüyoruz. Biz gençlerimize burada total tarih birliğini sunduk. Bu tarih birliği içerisinde bütün kahramanların hikayesini ortak bir öykü içerisinde nasıl görebilirler, bunu sunduk. Biz her şeyden önce bu hikayeyle bir kavram üstünlüğü ortaya koymaya, mercek tutmaya, yol göstermeye çalışıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“O dönem kullanılan araçlar, toplar, tüfekler hepsi ince şekilde tasarlandı”
Dizinin yapımcılarından Uğur Veli de diziye 2020’de çalışmaya başladıklarını belirterek, “Okurken bizi çok heyecanlandıran bir mevzuydu. Enver Bey’in bu konuda birçok hatıratı, belgeler var. Bunları ekrana doğru yansıtma konusunda da insan endişeye düşüyor ve işin ciddiyeti orada başlıyor. Senaryonun emin ellerden çıkması ve doğru yolda yürüdüğümüze emin olmamız yaklaşık 1 yıl sürdü.” ifadelerini kullandı.
Prodüksiyon sürecinde ciddi bir araştırma yaptıklarını da anlatan Veli, şu bilgileri verdi:
“O dönem Osmanlı subaylarının kullandığı silahların versiyonları, İtalyan ordusunun kullandığı silahlar, üniformalar ve çok farklı yerel unsurlar var. Bu unsurlar içerisinde en çok sahnede gördüğümüz Senusiler, Tuaregler ve Avakirler var. Hepsinin kostümüyle ilgili ciddi çalışma yapıldı. Hatta İtalyan askerlerinin o dönem kullandığı üniformalarla ilgili İtalya’da Vatikan’daki arşivlere kadar ulaşan bir serüven oldu. Pek çok isim tarafından yüzlerce kostüm dikildi. O dönem kullanılan araçlar, aslına uygun olarak toplar, tüfekler hepsi ince şekilde tasarlandı. Batı’daki kaynaklardan da taramalar yapıldı.”
Veli, Trablusgarp savaşından bahsederek, “Osmanlı ordusunun ilk defa gayri nizami harp yönüyle ortaya çıktığı bir savaş. Bizim subaylarımız rütbelerini söküp, jandarma müstafisi olarak gidiyorlar ve orada bir örgütlenme yapıyorlar. Tarihin ilk hava bombardımanı bu savaşta yapılıyor. İtalyan ordusu bu savaşa 6 uçakla geliyor. Bu uçak modellerini tek tek inceledik ve aslına uygun yapmaya gayret ettik. İlk keşif uçuşu da bu savaşta yapılıyor ve biz ilk savaş uçağını düşüren bir askeri birlik olma unvanını da alıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Dizide Trablusgarp’tan hemen sonra 1913’te Batı Trakya’yı geri almamızın hikayesi var”
Trablusgarp savaşının geçtiği aynı coğrafyaya benzer olarak Eskişehir’in birçok ilçesinde çekimleri gerçekleştirdiklerini aktaran Uğur Veli, ayrıca 4 farklı şehirde büyük platolarda çekimlerin yapıldığını söyledi.
Mahsusa dizisini Trablusgarp’tan başlayan bir evren olarak tasarladıklarının altını çizen Veli, şunları aktardı:
“O zaman henüz Teşkilat-ı Mahsusa kurulmuş değil ama Mahsusa’yı kuran enerjinin Trablusgarp’ta oluştuğunu düşünüyoruz. Orada operasyonel istihbarat yapabilecek alt yapıyı, özgüveni, tecrübeyi bu ekip edindi ve Trablusgarp’tan hemen sonra 1913’te Batı Trakya ve oranın işgali, bizim buraları geri almamızın hikayesi var. Hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş simülasyonunu, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’ni kurarak yapmışız. Diziye bu hikayeyle devam etmeyi düşünüyoruz. Sonrasında Teşkilat-ı Mahsusa bir kuruma dönüşüyor, bu teşkilatın bütün kıtalarda neredeyse üstlendiği misyonlar var. Bu proje Batı Trakya sonrasında belki ülke bazlı operasyonlara, belki 1917, 1918’deki Gazze cephesine, belki de en son Teşkilat-ı Mahsusa’nın işgal yıllarındaki İstanbul macerasına yönelecek.”
Veli, dizinin her cuma yeni bölümünün yayınlandığını ve ilk sezonun 10 bölüm olarak kurgulandığını belirterek, 2. sezonun 8, 3. sezonun da 8 bölüm olarak seyirciyle buluşacağını sözlerine ekledi.
“Oyuncularla birebir çalışarak karakterleri üzerlerine giydirdik”
Dizinin yönetmeni Şafak Bal ise önemli tarihi kahramanları resmetmenin farklı bir sorumluluk getirdiğine işaret ederek, “Bunlar kurmaca karakterler değil. Olabildiğince özlerine inerek, olabildiğince oyuncularla birebir çalışarak, birebir performans alarak karakterleri giydirdik üzerlerine. Onlar gibi yaşadık, düşündük. Bu bizi zorladı. Başından sonuna kadar her saniyesinde çok eğlendiğimiz, çok keyif aldığımız bir iş oldu.” değerlendirmesini yaptı.
Böyle bir projeyi çekmenin kendisine nasip olduğu için çok mutlu hissettiğini söyleyen Bal, şunları anlattı:
“Senaryo önüme geldiği an şu anki dünya bitti. O döneme gittim, o dönemin kitaplarını okudum, videolarını seyrettim, tarihçilerle konuştum. Beni çok iyi yönlendiren tarih danışmanlarımız vardı. Her şeyden önce bize öğretilmiş bir tarih var. Bize öğretilmiş tarihin dışında bu komutanlarımızın ilk yola çıkış hikayeleri, insan halleri en heyecanlı kısmı da bu. Bir örnek vereyim Mustafa Kemal bizde hep bir komutan, hep bir toplantı, nutuk havasında. Ama ben Mustafa Kemal’in üzüldüğünü çektim. Çok heyecanlıydı. Sevindiğini çektim, şakalaşmasını, heyecanını resmettim. Savaş meydanında dövüşmesini çektim, bu benim için çok kıymetliydi.”
Senaryosunu Ozan Bodur’la Enes Şengönül’ün kaleme aldığı dizide, Enver Paşa’yı Baran Akbulut, Mustafa Kemal Atatürk’ü Baki Çiftçi canlandırıyor.
Raif İnan’ın yapımcılığını üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda ayrıca Kenan Çoban, Uğur Pektaş, Ali Ersan Duru, Öykü Çelik, Mehmet Emin Kadıhan, Mert Carim, Sera Tokdemir, Münir Can Cindoruk, Emre Törün, Mehmet Çepiç, Oben Onur, Uğur Roman, Sefa Zengin, Kamil Güler, Ersin Olgaç, Selahattin Bel, Abdül Süsler, Soner Türker, Şahverdi Ali Eren, Asir Gündoğdu ve Hüseyin Baylan yer alıyor.